6 Nisan 2020 Pazartesi

Kendini bul ve kendin ol


Çocukluğumuzda alamadığımız ve ya fazla aldığımız ilgi ve ya her hangi bir sebepten dolayı kendimizden vazgeçiyoruz.



Bazen olmamamız gereken bir yerde sırf kendimizi kabul ettirmek için bulunuyoruz. Sevmediğimiz müzikleri, kitapları ve fikirleri sırf başkalarına kendimizi beğendirmek için yapıyoruz. Sosyal medya artık maskeli bir balo haline döndü ve bu baloya maske takmayanı almıyorlar gibi. İnsanların akımlarına isteklerine yetişmek için kendimizden vazgeçiyoruz, bir iki dakika içimizden gelen seslere kulak asmak bizi bazen rahatsız ediyor. Hayatımız artık bir komuta sistemine bağlı olarak devam ediyor, kim için? İnsanlar. Bazen sadece durup kendimizi dinlememiz gerekiyor. İçimizden ne geliyorsa onu yapmalıyız bazen. Biliyorum bu genellikle çok zor oluyor, insanlar sana ne der diye kaygılanıyorsun. Seni kendin gibi kabul etmeyen insanları sende kabul etme. Bazen kendimizi geliştirdiğimizi düşünürünüz ama iyice baktığımızda kendini geliştirmiş başka bir insanın yansıması haline gelmişiz.

Kendin olamaya nasıl başlarsın? Bir şeyi zorunlu olmasan da yapar mıydın? Olduğun yerde gerçekten rahat mısın? Bu sorular aslında basit cevaplarla yanıtlanabilir; tabi ki. Ama bazen öyle oluyor ki kendimizi bile kandırıyoruz. Bu yüzden azalıyor kendimizi dinlediğim zamanlar. Bir müzik, film, kitap ve herhangi bir şeyler kendimi oyalıyoruz. Bu kadar yazıyı yazarken benimde kaçtığım yüzleşmeler oluyor, belki bende kendimi kandırıyorum. Ama ilk fırsatta kendimizi dinlemeye başlamalıyız, kimliğimizi sade bir şekil de tespit etmeliyiz. İnsanlar olmasa nasıl biriyim. Bu karantina günlerinde ben bunu yapmaya başladım. Siz de bunu yapabilirsiniz. Evde bolca vakit var, ilk başta canınız çok sıkılsa da devam edin, ne de olsa çoğu buluş can sıkıntısından sonra ortaya çıkıyor. Hem kendinizi keşfeder, hem de yeni bir fikir ortaya atabilirsiniz. Ayağımızı topraktan çeker, gökyüzünden gözümüzü her ayırdığımız da, doğamızdan uzaklaşırız. Ayağımızı toprağa basıp, gökyüzünü izlemeye başlamalıyız.
Deneyip yanıl, başkalarının tavsiyelerini de dinle ama kendinde ortaya bir şeyler at. Bilgiler kendi başlarına hiçbir işe yaramaz, onu deneyip tecrübe etmeliyiz. Ne olursa olsun kendini bul ve kendin ol. Hayat bazen kendini bulmak için çok kısa olabiliyor

5 Nisan 2020 Pazar

Korona mı? Ne de olsa başka ülkede


Gündemde olan korona virüsü ile ilgili kendi tecrübelerimi aktaracağım sizlere. Virüsü ilk olarak üniversitenin kantinin de otururken takip ettiğim bir haber sitesi sayesinde oldu. Çin’in wuhan şehrinde ortaya çıkan virüs ve ilk vaka. Orada ilk olarak arkadaşıma söyledim, tıpkı diğer tüm ilgimi çeken haberler gibi çünkü ilk başta çok fazla önemsenecek bir şey yoktu nede olsa başka ülkede. Virüs yavaş yavaş ismini duyurmaya başlamıştı, bunu Çin ile ilgili bütün mizahlar sayesinde görebiliyorduk. Kendi memleketime gelmiştim sonra burada virüs haberleri artınca mecbur olarak trenle değil otobüsle gitmek zorundaydım. Çünkü trenler çok kalabalık oluyor ve haddinden fazla hijyen sıkıntısı olan bir taşıma. Otobüs ile giderken az da olsa içimde bir sıkıntı vardı, olmaması gerekiyordu nede olsa başka ülke. İnsanlar önemsemiyordu bu durumu çünkü bu virüs bu ülkeye gelip burada da can alması gerekiyordu. Otobüsle giderken bir sohbete kulak misafiri oldum. Hatırladığım kadarıyla şöyle idi.

-Çin de hastalık çıkmış.
-he yav biliyorum, her şeyi yiyorlar bırak da çıksın (ki bu yeme konusu için bu virüs atlatıldıktan 
sonra hem virüs konsun da ihmalkarlıkları hem de bu konu hakkında, dünya tarafından kulakları çekilmeli )

-yav baksana, hep gavur memleketlerinde hiç Türklerde yok(duyduklarım böyle eleştiri amaçla değil)

-adamın biri paylaşmış diyor ki “bence bu virüsün Türklere bulaşmaması, virüsün kişisel tercihi”

Bu tür bir konuşma tabi komplo teorileri ve kıyamet gerekçeleri biraz döndü ama tam net hatırlamadığım için yazmadım. Neyse okula gitmiştim, çok fazla geçemeden ortada yaygaralar çıktı, virüs ülkeye girdi diye. Ondan sonra biraz tedirginlik başladı, bazıları hafif hastalık belirtilerinde bile tribe giriyorlardı. Ama yine çok fazla önemli değildi nede olsa başka ülke. İlk vaka Türkiye de çıkmıştı ve endişe daha fazla arttı. Cuma günü son dersimizi işledik, aksam ablamdan bir mesaj geldi. Okullar tatil diye, aslında kimse tedirgin değildi, nede olsa başka bir şehirde. Eşyalarımı toplamaya başladım. Diğer gün evime gidecektim. Bilet alma sitelerine giremedim çünkü hepsi çökmüştü. Girdiğimde bilette kalmamıştı zaten. Mecbur trenle gitmek zorundaydım. Trene bineceğim gün, bir eczaneden bir dezenfektan ve bir maske aldım. 40 tl ödeyip çıkmıştım, aslında fiyatlar daha fazla artacaktı, şimdi önemli değil nede olsa daha bir vaka görülmüştü. Trene bindim sadece bende maske var, ara ara bir iki kişide de maskeler görüyordum. Sonra kantine geçtim, orada da sadece bir kişide vardı ve elinde bir dejenfektan vardı. Maske olduğundan dolayı insanlar garip bakıyorlardı, belki de beni hasta olarak gördüler ve ya çok fazla telaş yaptığımı düşündüler, her türlü garipti. Telaş yaptığıma bakmak, telaş yapmıyorum, bunlar tedbir için. Hem hasta olsam hepinize bulaştıracağım. Kantinde maske takan bir arkadaşın yanına oturdum, arkadaş dediğime bakmayın yeni tanıştım. Tren yolculuğu bu yüzden iyi her seferde yeni biriyle tanışıyorsunuz, tabi konuşma yeteneğiniz varsa. Ama yinede mesafe koymak lazım.

İlk başta kimsenin umurunda değildi memlekete geldiğimde. Nede olsa başka şehirde. Sonra vakalar arttı, tabi tedbirlerde. Gerçi bazı şeyler en başta olması gerekiyordu ama tabi illa artması lazım, boşa masraf. Vakalar artık daha hızlı artıyordu ama daha kimse ölmedi. Bazıları bu virüsün has Türkleri öldürmediğini söylüyordu. Ta ki ilk ölüm açıklanana kadar. Tedbir yerine teori lazım bize, acaba bu virüs başka kimi öldürmüyor.

Millet hala sokaktaydı, çünkü daha yasak gelmemişti. Bu virüsü, bütün ülke ne kadar ciddi olduğunu anlayacak, tabi virüs ülke nüfusuna yetiştiğinde. Ölüm senin evinden olmayınca büyük gelmiyor. Gerekli tedbirler oluyordu, işin siyasi boyutuna girmeden. Sonunda bizde de yasak geldi sokağa çıkmıyorduk. Eve kapandık şimdi, sokağa çıkma yasağı her halde bir 50 binde gelir. Ölümünde artması lazım tabi. Sonra şehirlerde ki vaka sayıları açıklandı. Biraz telaş oldu ama yine de sorun yok, nede olsa başka mahallelerde.

Müzisyen ve müzik önerisi


Bu gün sizlerle bir sanatçıyı tanıştıracağım, Stromae.

Paul Van Haver adıyla Belçikalı müzisyen ve söz yazarı. 12 mart 1985 doğumlu olan Stromae “Alors on dance” şarkısıyla tanınmıştır. Sahne adını Tedx konuşmasında şöyle anlatıyor. Maestro(besteci) adını ikiye bölün ve sözcükleri ters çevirip birleştirin mae stro çevir stro mae birleştir Stromae. İsmi bile değişik olan bu arkadaşı tanıyalım.

Bu kişinin aslında en bilindik şarkısı “Alors on dance” şarkısı ve aslında eğlenceli görünen bu şarkı baya sorunlardan bahsediyor. Sıkıcı bir işte çalışmak, berbat bir evlilik, sorunlar, korkular ve bütün bunları unutmak için dans ederiz. Müzik mi? Problemlerimiz mi? Problemlerimiz ya da müzik.
Kendisini hip hop ve elektronik tarzı müzisyen olarak tanımlayan bu arkadaş, 2011 yılında TedX konuşması yapmış ve bu şarkıyı orada canlı olarak seslendirmiştir. Aynı zaman da chesee albümünü bu sahne de tanışmıştır. “Alors on dance” şarkısına her şey yolunda olduğunda dans ederiz üzgün ve ya mutsuz olduğumuzda ve her zaman fotoğrafta da aynı pozu veririz “chesee” gibi ve her şey yolunda diyor. Bütün linkleri aşağıda koyacağım ve dinlemeniz gereken bütün şarkıları da. Bütün olarak her zaman farklı bir tarzla, hem toplumunda ki bazı sorunlara değinmiş hem de eğlenceli altyapılar çıkartmıştır. Olaya bakış açısı çok farklı olan bu müzisyen baba, evlilik, sosyal medya vb bütün konulara aynı bakış açısıyla yani bütün herkesten farklı bir açıyla seslendirmiştir.

tedX konuşması için


beğendiğim şarkıları

Alors on dance




quand c’est


carmen- sosyal medya bağımlılığı dediğim şarkısı.


Tous les memes



4 Nisan 2020 Cumartesi

Dizi önerileri, ne izlemeli?


Evde izlemek için sizlere 2 adet dizi önersin de bulunacağım. Birisi çok uzun sezonları fazla birisi de kısa bir dizi.


İlk olarak paylaşmak istediğim dizi lost

Bu dizi adaya düşen bir uçağın kazazedelerinin başına gelen olayları anlatıyor. Dizi sizi sıkmadan bütün başkarakterlerin kısaca geçmişini aktarıyor. İlk başta hayatta kalmak için yemek su ile uğraşsalar da adada olan garip olaylar, onları bambaşka bir serüvenin içine atıyor. Sıkılmadan hepsini izlediğim bir dizi ve vakit geçirmek için önerebilirim.


İkinci dizi ise after life
Bu dizi yalnız başınıza izleyebileceğiniz bir dizi. Dizinin kötü yanı kısa olup bitmesi. Kendinizi yorgun hissettiğiniz bir gün oturup izlenecek bir dizi. 1 sezon ve 6 bölümden oluşuyor. Her bölüm kısa olduğundan dizi hemen bitiyor. Dizide ki adam ilk bölüm karısını kaybediyor ve bundan sonra insanlara kötü davranmaya başlıyor, dizi de adamın nasıl dönüşüp iyi biri olduğunu görüyoruz. Dizi de ilk başta biraz hüzünlenseniz de sonradan sizi güldürmeye başlıyor. Mutlaka izlenmesi gereken bir dizi.


evde vakit geçirmek için 5 tavsiye


Virüs sebebiyle evlerimizde karantina altındayız (tabi bazıları hiçbir kimseyi umursamadan hala dışarı da. Tabi işi olup da çıkanlara bir şey demiyorum ama boş yere dışarı çıkan insancıklar var).
Şimdi evde neler yapabiliriz zamanı neler ile verimli geçirebiliriz bununla ilgili tavsiyeler vereceğim sizlere.
Evde vakit geçirmek için 5 tavsiye

Dil öğrenmek
Artık günümüz de dil öğrenmek çok basitleşti, evde oturup da artık bir dil öğrenebilirsiniz. Bunun için birden fazla ders videosu ve kitabı var. İşimize çok fazla yarayacak dil zamanımızı verimli geçirmek için çok iyi bir fırsat diyebilirim.



Yazar olmak
Bu olayları sizin gözünüzden görmek isteyen insanlar olacaktır. Bu zaman zarfında neler yaşadınız olaylara nasıl bir gözle baktığınız bazıları için önemli olabilir. Evinizde otururken kitap yazmaya başlayabilir ve kendi kitabınızı yazabilirsiniz. Ve ya bu Blok üzerinden de fikirlerinizi, görüşlerinizi ve gözlemlerinizi paylaşabilirsiniz. Kim bilir belki çok iyi bir yazar olacaksınız.


Kişisel gelişim
Bu zaman kişisel gelişim için büyük bir fırsat aslında. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Bunu yapmanın birçok yolu var. İlk madde de bahsettiğim dil öğrenme kişisel gelişim için önemli bir yeri kapsıyor. yazılım dili, tasarım, site oluşturmak vb. yatırımlar ilerde işinize yarayabilir. İnternette oturup artık bir konuda gelişmek çok zor değil. Bununla ilgili birçok kanal, uygulama ve site var. Ben şuan dil öğrenmeye çalışıyorum. Önceden aldığım bir kaynak kitap ve youtube üzerinden izlediğim bir kanal ile bu işi yapmaya çalışıyorum
.
Kitap Film Dizi Belgesel
Bu dört arkadaş ile hem vakit geçirebilir hem de kendinizi geliştirebilirsiniz(tabi izlediğiniz ve okuduğunuz şeylere bağlı olarak) ilerde kendi listemi sizinle paylaşacağım. Filmler, diziler, kitaplar ve belgeseller bize çok farklı kültürleri, düşünceleri ve görüşleri bize öğretirler. Kitap okumak beyin gelişimi açısından çok önemlidir. Filmler, diziler ve belgeseller bize tarihten de bahseder, günümüz olaylarından da. Bu zaman da tabi konusu salgın olanları izlememenizi tavsiye ederim.


Kendinizle tanışma fırsatı
İnsan günümüz koşullarından dolayı kendisinden vazgeçip farklı bir insana dönüşebiliyor. Özellikle sosyal medya bizi çok faklı hallere getirebiliyor. Bu durumda durup, ben kimim acaba? Diye kendimize sormalıyız. Nelerden hoşlanırız? Nasıl biriyiz? En huzurlu olduğumuz yer neresi? Gibi sorularla kendimizle tanışmalı bu son zamanın bize çizdiği senaryonun tiratlarını gözden geçirmeli ve yeni bir senaryo yazmalıyız. Yoksa film bittiğin de izlediğinize pişman olabilirsiniz.  




açıklama


Merhaba, ben biar.

Bu gün sizlere tanıtmış olduğum blog size ait bir blog olacak. Burada istediğiniz bir konu hakkında eleştiri, şikayet ve ya her hangi bir hayal istek her ne olursa olsun paylaşabileceğiniz bir yer. Şimdilik çok fazla gelişmiş bir site olmasa da elimden geldiği kadar geliştirmeye çalışacağım. Evde çok fazla durduğum zaman canımın ne kadar fazla sıkıldığını fark edince bir şeyler yapmak istedim. İlk önce video çekmek, yayın yapmak gibi birçok şey aklıma geldi ama sonradan en iyisi yazmak dedim. İlk başta sadece kendi yazılarımı paylaşmak istedim ve kendi bloğumu oluşturmak istedim ama sonra diğer insanların fikirlerini, düşüncelerini ve hayallerini de burada paylaşmam gerektiğini düşündüm. Yazmak istediğiniz konu ilk başka herhangi bir başlık altında yayınlanacak olsa da zamanla bunu kategoriler olarak ayıracağım. Müzik, sanat, bilim, gündem ve istediğiniz her hangi bir konu hakkında yazılar yazabileceksiniz. Blog biraz ilerler ise discord üzerinden bir grup oluşturup oradan da birbirimizle iletişimde olacağız. Bu zor günler bize çok fazla tecrübe katacak ve bu tecrübeleri birbirimizle paylaşmalıyız ve ileride dönüp baktığımız da neler yaşandığını hatırlayabiliriz. Bu aslında ortak bir günlük, bu zaman birbirimizle paylaşım yapmalı ve birbirimize bir şeyler katmalıyız. Her ne olursa olsun ayakta kalmak için yalnız olmadığımızı anlamalıyız ve empati kumalıyız. Bu zor zaman da birbirimizin yanın da olmalıyız. Bu sadece ufak bir açıklama yazısıydı bundan sonra daha farklı konular ve başlıklar altın da görüşmek dileğiyle. İçerik geliştikçe daha fazla bilgi vereceğim. Ve elimden geldiğince burayı geliştireceğim gerekli kurallar ve olması gereken yazılar hakkında bilgiler vereceğim. Gerek instagram gerek buradan açıklamalar yapacağım. Burası bir ortak günlük. Siz buraya her ne derseniz artık ama amacı belli bu zor zamanlarda birbirimize destek olmak ve az da olsa zaman geçirmek. Sağlığınız ve sevdikleriniz için evinizde kalın. Bu günler de geçecek. Önce ki bütün felaketler gibi bu salgından da kurtulacağız. Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere.

Etiketler