Gündemde olan korona virüsü ile ilgili kendi tecrübelerimi
aktaracağım sizlere. Virüsü ilk olarak üniversitenin kantinin de otururken takip
ettiğim bir haber sitesi sayesinde oldu. Çin’in wuhan şehrinde ortaya çıkan
virüs ve ilk vaka. Orada ilk olarak arkadaşıma söyledim, tıpkı diğer tüm ilgimi
çeken haberler gibi çünkü ilk başta çok fazla önemsenecek bir şey yoktu nede
olsa başka ülkede. Virüs yavaş yavaş ismini duyurmaya başlamıştı, bunu Çin
ile ilgili bütün mizahlar sayesinde görebiliyorduk. Kendi memleketime gelmiştim
sonra burada virüs haberleri artınca mecbur olarak trenle değil otobüsle gitmek
zorundaydım. Çünkü trenler çok kalabalık oluyor ve haddinden fazla hijyen
sıkıntısı olan bir taşıma. Otobüs ile giderken az da olsa içimde bir sıkıntı
vardı, olmaması gerekiyordu nede olsa başka ülke. İnsanlar önemsemiyordu bu
durumu çünkü bu virüs bu ülkeye gelip burada da can alması gerekiyordu. Otobüsle
giderken bir sohbete kulak misafiri oldum. Hatırladığım kadarıyla şöyle idi.
-Çin de hastalık çıkmış.
-he yav biliyorum, her şeyi yiyorlar bırak da çıksın (ki bu
yeme konusu için bu virüs atlatıldıktan
sonra hem virüs konsun da ihmalkarlıkları
hem de bu konu hakkında, dünya tarafından kulakları çekilmeli )
-yav baksana, hep gavur memleketlerinde hiç Türklerde yok(duyduklarım
böyle eleştiri amaçla değil)
-adamın biri paylaşmış diyor ki “bence bu virüsün Türklere
bulaşmaması, virüsün kişisel tercihi”
Bu tür bir konuşma tabi komplo teorileri ve kıyamet
gerekçeleri biraz döndü ama tam net hatırlamadığım için yazmadım. Neyse okula gitmiştim, çok fazla geçemeden ortada yaygaralar
çıktı, virüs ülkeye girdi diye. Ondan sonra biraz tedirginlik başladı, bazıları
hafif hastalık belirtilerinde bile tribe giriyorlardı. Ama yine çok fazla
önemli değildi nede olsa başka ülke. İlk vaka Türkiye de çıkmıştı ve endişe
daha fazla arttı. Cuma günü son dersimizi işledik, aksam ablamdan bir mesaj
geldi. Okullar tatil diye, aslında kimse tedirgin değildi, nede olsa başka bir
şehirde. Eşyalarımı toplamaya başladım. Diğer gün evime gidecektim. Bilet alma
sitelerine giremedim çünkü hepsi çökmüştü. Girdiğimde bilette kalmamıştı zaten.
Mecbur trenle gitmek zorundaydım. Trene bineceğim gün, bir eczaneden bir
dezenfektan ve bir maske aldım. 40 tl ödeyip çıkmıştım, aslında fiyatlar daha
fazla artacaktı, şimdi önemli değil nede olsa daha bir vaka görülmüştü. Trene bindim
sadece bende maske var, ara ara bir iki kişide de maskeler görüyordum. Sonra kantine
geçtim, orada da sadece bir kişide vardı ve elinde bir dejenfektan vardı. Maske
olduğundan dolayı insanlar garip bakıyorlardı, belki de beni hasta olarak
gördüler ve ya çok fazla telaş yaptığımı düşündüler, her türlü garipti. Telaş yaptığıma
bakmak, telaş yapmıyorum, bunlar tedbir için. Hem hasta olsam hepinize
bulaştıracağım. Kantinde maske takan bir arkadaşın yanına oturdum, arkadaş
dediğime bakmayın yeni tanıştım. Tren yolculuğu bu yüzden iyi her seferde yeni
biriyle tanışıyorsunuz, tabi konuşma yeteneğiniz varsa. Ama yinede mesafe koymak lazım.
İlk başta kimsenin umurunda değildi memlekete geldiğimde. Nede
olsa başka şehirde. Sonra vakalar arttı, tabi tedbirlerde. Gerçi bazı şeyler en
başta olması gerekiyordu ama tabi illa artması lazım, boşa masraf. Vakalar artık
daha hızlı artıyordu ama daha kimse ölmedi. Bazıları bu virüsün has Türkleri
öldürmediğini söylüyordu. Ta ki ilk ölüm açıklanana kadar. Tedbir yerine teori
lazım bize, acaba bu virüs başka kimi öldürmüyor.
Millet hala sokaktaydı, çünkü daha yasak gelmemişti. Bu virüsü, bütün ülke ne kadar ciddi olduğunu anlayacak, tabi virüs ülke nüfusuna
yetiştiğinde. Ölüm senin evinden olmayınca büyük gelmiyor. Gerekli tedbirler
oluyordu, işin siyasi boyutuna girmeden. Sonunda bizde de yasak geldi sokağa
çıkmıyorduk. Eve kapandık şimdi, sokağa çıkma yasağı her halde bir 50 binde
gelir. Ölümünde artması lazım tabi. Sonra şehirlerde ki vaka sayıları açıklandı.
Biraz telaş oldu ama yine de sorun yok, nede olsa başka mahallelerde.
Gayet başarılı tebrik ederim.
YanıtlaSilçok teşekkür ederim
Sil